Pembe Hayat Kuir Fest İzlenimleri


 24-27 Ocak 2019 tarihleri arasında İstanbul’da Pembe Hayat Kuir Fest gerçekleşti. Fransız Kültür Merkezi, Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi ve Tasarım Atölyesi’nde gerçekleşen festivale, ilk gününde bende katıldım ( Tak Kadıköy seçkisi) . Bu yazıda izlediğim kısa ve uzun metraj filmleri ve festivalin ilk gününü değerlendireceğim.

 Kuir: Cinsiyet kimliğinin ve cinsel yönelimlerin sabit olmadığını, heteroseksüel veya homoseksüelleri, tüm insanları belirli kimlik tanımları üzerinden genellemenin doğru olmayacağını ifade eden bir tanımdır.

 Öncelikle festivale katılımın çok az olduğunu üzülerek söylemeliyim. Diğer yerlerde doluluk oranı nasıldı bilmiyorum. Mart ayında Denizli’de, nisan ayında Mersin’de olacak festivale umarım izleyiciler ilgi gösterir. Festivalin sponsorları arasında “Altyazı” dergisi, “Bant Mag”, “Fil’m hafızası” “Fılmloverss”, “Gaia Dergi”, “Yeşil gazete” gibi tanınmış sinema içerikli site ve dergiler var. Sadece bu yerlerin çalışanları katılsa festivale – ki katılma zorunlulukları yok- o salon dolardı. Her neyse artık seçkiye geçme vakti.

Mix Kopenhag Kısaları: Kuzey Işıkları Seçkisi

 1986 yında başlayan Mix Kopenhag, Danimarka’nın en eski film festivali olmasının yanında dünyanın en eski Lgbtk film festivallerinden bir tanesiymiş. En özgür film festivali de diyebileceğimiz Mix Kopenhag’ın programcısı “Andrea Coroma” uzun yıllar bu festivali düzenlediklerini ve gönüllü katılımcılardan oluştuklarını söyledi. Andrea Coroma'nın tüm konuşmasını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz


Kısa Filmler

Cep Herkülü / Odd Job Man /Altmulıgman

Baş karakterimiz tam bir kaybeden.  Karısının terk etmesi ve işinden atıldıktan sonra, yaşını başını alan bu adam ne yapacak dersiniz ? Drag queen dünyasına gireceğimiz bu kısa filmin süresi 22 dakika.

bi' Çeşit Önyargı / Bı In Bıas

Lgbtq+ komünitesinin biseksüelliği nasıl gördüğüne ilişkin bir belgesel. Süresi 7 dakika.

Proje Bebek / Project Baby

 Çocuk sahibi olmak isteyen iki gay ve iki lezbiyen çiftin yaşadıkları ilginç bir gün. Akşam yemeğinde bazı sırlar ortaya dökülüyor ve polisinde devreye girmesiyle film sona bağlanıyor. Önyargı, kabullenemeyiş ve ötekileştirme konuları işlenmiş.  Mix Kopenhag seçkisinin en iyisiydi.  Süresi 24 dakika.

Renovasyon / Renovation

 Renovasyon: Bir kentin bir bölümünün, bir yapının ya da yapının bir bölümünün koruma amacıyla yenileştirilmesi anlamına gelmektedir.

 20 dakikalık bu kısada baş karakterin takıntılarını büyütüp, adeta içinde  stres dağı oluşturmasını izliyoruz. Tadilatta olan bir ev, pis kokma tehlikesi bulunan bir tuvalet, Amerikadan gelen bir sevgili... Tüm bu parametreler yeni başlayacak hayatın demosu  adeta...

İşte Böyle Güzeliz Kısaları
Bu seçki engelli kuir bireylerin anlatıldığı kısalardan oluşmakta. Yaşadıkları coğrafyadaki durumları, sanatsal etkinlik ve sosyalleşme gibi konularda yaşadıkları sıkıntılar irdelenmiş. Engelli bireylerin yaşadıkları zorluklar anlatıldığı zaman farklı gözle izlemeliyiz. Unutmayalım ki hepimiz birer engelli adayıyız...

Kısa Filmler

Bunu Hayal  Et! / Pıcture Thıs

 Jari Osborne'un çektiği Kanada yapımı 33 dakikalık bir belgesel var karşımızda. Andrew Gurza'nın hayatının bazı kesitlerine tanıklık ediyoruz. Gurza banyo ihtiyacını bile tek başına gideremeyen tekerlekli sandalyeye mahkum bir engelli. Kendisinin yok sayılmasındansa, mahluk olarak görülmesini tercih ediyor. "Toplumda bizde varız, bizi de insan olarak görün " diyen Gurzo onca zorluğa rağmen internetten yayın yapıyor ve bir çok kişiyi örgütlüyor. Filmi izlerken etrafımda burun çekme sesleri duyduğumdan bu film olmuş diyebilirim.

Onun Vücudu / Hıs Physque

 Orta çağda at koşturan, arada "Merlin" , "Lancelot" gibi kişilere sallayan Early Music vokalisti Velodrom'un çıkış parçasıymış. İskoçya yada İngiltere'de çekilmiş olması yüksek ihtimal - arka fonda tarihi kaleler var - olan klibin en güzel yanı doğa manzaraları ve tarihte yolculuğa çıkartma hissiyatı.

Müziği Yakala / Hold Music

 Deneysel kısa film olan Müziği Yakala seyircisini gerçektende etkilemesini beceriyor. Bazı yerler bilinçli olark sessiz verilmiş. Tek isteği müzikale bilet almak isteyen sağır ve kör birinin yaşadıkları anlatılıyor. İzlerken empati kurdurtuyor size... 

Düşündüğünü Düşündüklerini Düşünüyorum / The Thıngs You Thınk I'm Thınkıng
 Geçirdiği  kazadan sonra  her yeri yanan, iki kolunu kaybetmiş siyahi bir adamın trajik hikayesi var bu sefer karşımızda. Ampute olan arkadaş acaba gerçektende öyle mi yoksa plastik makyaj başarısı mı var karşımda bilemedim. Yakın zamanda bindiğim metroda, tekerlekli sandalyesinde kıpırdamadan duran,hastalıktan ufacık kalmış birini görünce daha da düşünür olmuştum bu konuları. Şu çağda, şu teknolojik gelişmelerle uzuv kayıplarının giderilmesi gerekiyor. Sürekli en hızlı arabayı, en güçlü silahı yapacaklarına insana yatırım yapsalar keşke...

Enıd ve Valerıe: Rüya / Enıd & Valerie: The Dream

 1.57 dakikalık bu animasyondan maalesef bir şey anlamadım. Yinede Matthew Kennedy'nin ellerine sağlık.

Benim Kıyım / My Shorelıne

Montreal'de yaşayan Aimee'nin şehrin atyapısal sorunlarıyla baş etmeye çalışmasına tanıklık ediyoruz.  Amiee'nin tek derdi suya ulaşmak... ( Türkiye'de görmeye alışık olduğumuz rezillikleri en refah ülkelerden biri olan Kanada'da görmek şaşırttı... )

Sessiz Gülüşler / Sılent Laughs

Sağır bir stand-up sanatçısının işaret dilini kullanarak, çıkmış olduğu sahnede var olma çabasını izliyoruz. 

Dört Milyar / Four Bıllıon

New York'ta bir metro istasyonunda istasyona erişim mümkün değil. Üstelik bu metro istasyonuna dört milyar dolar harcanmış. Filmin kahramanları iki oyuncak bebek. Deneysel türündeki bu yapım güçlü Amerika imgesini yerle bir ediyor. 

Kuir Belgesel- Lunadigas

 En ilginç yapıma geldi sıra.  25 yıl boyunca süren bir proje ve hala devam ediyor.  Filmde kendilerine "Lunadigas diyen kadınları izliyoruz. Bu kadınların ortak özelikleri çocuksuz olmaları. Kimi bilinçli olarak , isteyerek çocuk sahibi olmuyor, kimileri rahatsızlıkları yüzünden olamamışlar. Hiçbirinde çocuk sahibi olmadıkları için pişmanlık yok. Hatta kendilerine zaman ayırabildikleri ve çocuk tantanasıyla uğraşmadıkları için daha da mutlular.
 Bu kadınlar kendilerine isim bulmak istemişler ve Sardinya dilinde "yavrulamayan koyunlar" anlamına gelen Lunadigas'ı seçmişler. Her yaştan kadın ile röportaj yapılmış. Çocuk sahibi olmama konusuna detaylı ve geçerli cevaplar verdikleri kanısındayım. Film sonrası yönetmenlerle söyleşide erkeklerin filmde olmadığı sorulmuştu; bencede bir iki erkek röportajı eklenebilirdi. Feminist bakış açısı sebebiyle,erkeklere yer verilmediğine dair bir görüş vardı. Bilemeyeceğim...
Filmde sevdiğim kısıma gelirsek; anlatıcı rolündeki bayan , mitleşmiş ünlü kadınları bölümler halinde anlatıyor. Bunların arasında; Lilith, Joan of Arc, Coco Chanel, Barbie Bebek var. Sanırım hepsinin ortak özelliği çocuklarının olmaması ve tüm dünyanın takdir ettiği başarıları. Anne olmadanda  başarı kazanılır vurgusu yapılmak istenmiş. Aşağıdaki  video'dan filmin yapımcısı, yònetmeni ve görüntü yönetmeni ile yapılan söyleşiyi izleyebilirsiniz.



Yorumlar

Popüler Yayınlar