Sahaf Ganimetleri Yazı Dizisi #1# All You Need Is Kill

 Küçükyalı Tren İstasyonu sokağından sahile doğru giderseniz, çocuk yuvası karşısında kalan ufak, şirin, kulübemsi yapı dikkatinizi çekecek. Belli saatlerde açık olan -sahibinin keyfine , hava durumuna göre- bu yerde meyve sebze satışı yapan 70’li yaşlarını devirmiş bir amcamız var. Kaynağını söylemediği birilerinin, ona eski kitaplar vermesiyle bu mecmuaları da satmaya başlamış. Bunların arasında neler yok ki; ansiklopediler, romanlar, dergiler, şiir kitapları ve daha bir sürü okumalık güzel şeyler. En son gittiğimde “Doktorlar” romanını görmüştüm mesela. Tuğla gibi olan bu kitap sanırım ülkemizde de uzun yıllar yayınlanan – çok uzun yıllar hemde- hemen hemen her kanalı gezen dizinin esin kaynağı olsa gerek. Yıllar önce “6:45” yayınlarından çıkan J.R.R. Tolkien imzalı “Güç Yüzüklerine Dair” kitabını da burada bulmuştum.


Yazının başlığında sahaf geçsede bu amcamızın sahaf olup olmadığı tartışmaya açık. Kendine sahaf demese bile uzun yıllar kitapta satmakta. Her kitap satana sahaf denir mi onu da bilmiyorum... Bu arada tüm kitaplar, istisnasız “ 1” lira. Ne alırsanız 1 lira.  Yanlış duymadınız 1 lira... Yolunuz düşerse bence bir uğrayın, kendisiyle sohbet edin. Mesela bir sohbetimizde Fenerbahçe kongresinde üyeliği olan bu amcadan; 1998 yılındaki başkanlık seçimlerinde verdiği oyun, Aziz Yıldırım’ı Vefa Küçük önünde tek farkla başkan olmasını sağlayan oy  olduğunu öğrenmiştim. Acaba o 1 oy bizim amcaya mı aitti, bunun araştırması nasıl yapılır onu bilemeyeceğim -belgesel yönetmenleri bu konuyu değerlendirsin- ama kendinizi ada manzaralı sahile atmadan önce buranın  güzel bir uğrak yeri olduğu kesin.

 Şimdi gelelim ganimetlerimizi ortaya dökmeye. Geçenlerde gittiğimde tezgahta bir manga duruyordu. Tabi ki bu mangaya denk gelmem Aziz Yıldırım’ın 1 oyla başkanlığı kazanması kadar şanslı bir olay değildi  ve bu mangayı benden önce almayı kaçıran kişi Vefa Küçük kadar şanssız da değildi. Yinede manga bulmayı beklemediğim ve daha önce varlığını bilmediğim bir esere sahip olduğum için kendimi şanslı sayabilirim.  Bu şans ve şansızlıkların havada uçuştuğu zamanda karşıma çıkan manga Türkiye’de “Akılçelen Kitaplar” yayınevinden 2 seri olarak çıkan “ All You Need Is Kill” den başkası değildi.

 HER GÜN BİR DİĞERİNİN AYNISINA UYANMAK

 Ara başlığı okuyan çoğu kişi “eee bu zaten benim her gün yaşadığım şey” diyebilir.  Bir beyaz yakalının sabahtan kendisini iş yerine götüreceği servise binip akşam işten çıkıp, sonra eve dönmeden önce “Starbucks”ta yorgunluk kahvesi içip, eve dönünce saat gece yarısını geçmeden evvel “Kont Dracula” nın tabutuna uzandığı gibi, ama Dracula gibi muntazam değilde yorgunluktan eli ayağı kaymış  bir şekilde yataklarına çekilenlerin yaşadıklarından değil anlatacaklarım. Bahsedeceğim kişi “Keyci Kiriya”  acımasızca, bir o kadar  vahşice katledilmekte ve bunu engelleyemezse istisnasız her gün bu ölüm deneyimini  tekrar tekrar yaşamak zorunda kalacak. Şimdi beyaz yakalılar eğer her günüm bir diğerinin aynısı, çok monoton diyorsanız tekrar düşünün!

Manga “Hiroşi Sakuraza”nın bir kitabından uyarlama. Mangaya uyarlayanlardan biri olan “Takeshi Obata” aynı zamanda “ Death Note” ve “Bakuman” mangalarının da çizeri konumunda. Manganın hikayesine gelirsek; “Taklitçiler” adı verilen uzaylı ırkı insanlığın kökünü kazımaya adeta ant içmiş. Bu uzaylılar “Yeraltı Canavarı- Tremors” filmindeki yaratıklara benziyorlar -topaç halleri diyebiliriz-. Yüz yıllardır dünya üzerinde birbirini yiyen milletler ise saldırgan uzaylıların soykırımından kurtulmak için “Birleşik Savunma Ordusunu”  kurup güçlerini birleştiriyor. Hikayemizin baş kahramanı  Keyci Kiraya Japonya hattında savaşan sıradan bir asker. Uzaylılara karşı özel kıyafetleri ve gelişmiş diyemeyeceğimiz silahlarla karşı koymaya çalışıyorlar ( Uzaylılardan korunmayı sağlayan zırhlar sadece Japonya’da üretiliyor- teknolojinin ağababaları olan Japonlar ne yazık ki kıytırık silahlarla idare etmek zorunda kalıyorlar). Keyci Kiraya bir gün rüyasında savaş meydanında öldüğünü görüyor, sonra aynı rüyayı tekrar görüyor. Kısa süre sonra gördüklerinin rüya olmadığını, gerçekten yaşadığını anlıyor. Keyci Kiraya her gün uyanıyor, savaş hazırlığı yapıyor ve savaş meydanında türlü şekilde can veriyor. Şimdilik buraya kadar anlatmam kafi. Gerisini anlatmam okuyacak olanların tadını kaçırabilir. Ama ben bu anlattıklarını zaten bir yerden anımsıyorum diyorsanız 2014 yapımı “ Edge of Tomorrow” filmini izlemişsinizdir. Tom Cruise ile Emily Blunt’ı bir araya getiren yapım çok az bir değişikle mangaya sadık olarak ekranlara gelmişti ve çıktığı dönem yapımcılarının yüzünü de güldürmüştü. Sevenler arasında bende vardım ama şunu hatırlıyorum izlerken; iki farklı kalabalık grup içinde izlemiştim ve zaman döngüsünün sürekli başa sarması beraber izlediğim kişilerin keyfini kaçırmıştı. Bu paradoksal başa dönme hadisesi özgün olmamakla beraber yerinde ve filmin akışına zarar vermeden kullanılmıştı. Acemi başkarakterimizin gelişimini ve psikolojisini yansıtmayı iyi becermişlerdi.







        (Buda Mangadaki Topaç uzaylımız)


Daha önce bahsettiğim gibi iki ciltten oluşan manganın birinci sayısı olan “ Öldür Yeter” 7 bölümden oluşuyor. Karakter tasarımları, olay örgüsü beni hemen içine çekmeyi başardı. Death Note animesinde ki gibi All You Need Is Kill’de de bazı kurallar var. Bu kuraların olması bilimkurgu soslu hikayemizin mantık sınırları dışına çıkmasını engelliyor. Bu açıdan tutarlılık yitirilmemiş. “Rita Vrataski” evlenilecek bir kadın, Çavuş “Bartolemeo Ferrell” babacan komutanımız ve diğer karakterler yine Japonların maharetli ellerinden çıkma, gerçek olmalarını isteyeceğimiz tipte karakterler. En yakın zamanda bulabilirsem ikincisini edinip almak istediğim bir manga. Tavsiye ediyorum.

Zaman Döngüsünü İçeren Filmler

 Konu zaman döngüsü olunca, bu konuda yapılmış filmleri bir hatırlayalım istiyorum. 




1.Groundug Day
 Aynı günü yaşayan Philip’in hikayesi




2.Timecrimes
En afili sinefilleri bile ters köşe yaptıran İspanyol filmi. Gizli ganimetlerden biridir.



 3.La Jetee
Fransız Yeni Dalgası filmlerinden . 28 dakikalık bir distopya örneği. Fotoroman tarzı çekilmiş bir klasik. Terry Gilliam’ın  “12 Monkeys” filminin ilham kaynağı ayrıca.



4. 12 Maymun
La Jetee filminin atmosferini ve hikayesini ödünç alıp başrolünde oynayan Bruce Wills’in kimilerine göre en başarılı olduğu film.




5. Steins;gate 
Steins;gate animesi, klasik sabredenin kazandığı animelerden. Mikrodalga fırınla zamanda yolcuğu kim unutabilir ki! Zaman yolcusu “John Titor” sana da buradan selam olsun. Neredeysen gel beni al...
 Liste daha da uzayabilir. Şimdilik bu 5 yapım yeterlidir diye düşüyorum...


Bonus: Meraklıları için John Titor. Onun aramızda dolaştığına hiç şüphem yok. O galakside seyahat eden bir zaman yolcusudur. BEYAZ TAVŞANI TAKİP ETMEYE DEVAM EDİN...




Yorumlar

Popüler Yayınlar